'Farklı bir durum sezdim' Narin olayında imamın hutbesiyle ilgili detayı aktardı! 'İlk defa bu cuma günü... Sesler daha cılız'
Türkiye Narin Güran'a ağlıyor ve suçlu ya da suçluların bulunması için yapılan çalışmalarla gelişmeleri dikkatle takip ediyor. Kayıp Narin'in 19'uncu günde, derede cansız bedeni bulunmuştu. Narin olayıyla ilgili yeni detaylar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Gazeteci Veysi İpek, imamın cuma hutbesi ile alakalı dikkat çeken ayrıntıyı Farklı bir durum sezdim sözleriyle anlattı.
Diyarbakır'da kayıp Narin Güran'ın 19. günde cansız bedeni bulunmuştu. Türkiye'nin günlerdir konuştuğu olayla ilgili ayrıntılar dikkatle takip ediliyor. Narin'in cansız bedeninin bulunmasının ardından gözler, köyde yaşananlara ve konuşulanlara çevrildi. Bununla alakalı ayrıntılar da gelmeye devam ediyor. İşte imamın cuma hutbesiyle alakalı o detay...
Habertürk canlı yayınında Serap Belet, bölgeden bilgiler aktaran Veysi İpek'e "Sürekli aileyle ilgili ifadeler kullanılıyor. Sürekli birilerinin sustuğu ve bu konuda ifade vermediği, kayıtsız kaldığı, ihbarda bulunmadığı yönünde yorumlar yapılıyor. Bunlar sosyal medya fısıltısının ötesinde görülüyor. Sen de az önce söyledin ya kolluktan da biz bunu anladık diye. Bu izlenim nasıl oluştu? Sen bugün birkaç anekdot anlattın; 'Bize düşmez aileye düşer' ifadesi, yine hocanın 'Buna susanlar da aynı şekilde cezasını bulsun' ifadesine karşı cemaatin sessizliği gibi... Bize bunu anlatır mısın? Şunu da ekleyeceğim; amcanın aracında 11. gün sonra, tutuklandığı o süreçte bir ihbar üzerine DNA örneği bulunduğu ifadeleri vardı. Öncesinde amcanın aracında böyle DNA izi, vücut izi arayacak bir teknik inceleme yapılıp yapılmadığı yönünde senin bir bilgin var mı?" diye sordu.
"KÖYDE İLK ARANAN EVLERDEN BİRİ"
Habertürk Diyarbakır temsilcisi Veysi İpek şu ifadeleri kullandı:
"Var. Kriminal laboratuvarına gönderildi alınan deliller ama bu birkaç gün sonra yapıldı onu söylemekte fayda var. Mor ışıklarla da arama yapılmaya başlandı. 5., 6. günde bu aramalar gerçekleştirildi. İstihbarat unsurları sivil alana indikten sonra onların aldığı bilgiler doğrultusunda biraz daha dikkatli bir çalışma yürütülmeye başlandı, daha koordineli bir çalışma yürütülmeye başladı. Kayıp vakasından ziyade kaçırılma veya bu noktada cinayet şüphesiyle işe el konuldu. Ki Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da ilk günden itibaren bunu öne aldı. Ve tabii arama çalışmaları bir umutla da devam etti.
Tabii köyde ilk aranan evlerden biri... Ailenin aradığı evlerden biri öyle söyleyeyim. Jandarmanın daha bilgi sahibi olmadan aile öncelikle Kur'an kursuna gittiği için imamın evini aradıklarının bilgisini paylaşabiliriz. Birkaç şüphelendikleri ailenin evini aradıklarının bilgisi elimize ulaştı. Yani babanın haberi var mıydı? İlk gün sanki yoktu gibime geldi, onu söylemekte fayda var. Ki zaten Batman'a gittiğini, düğün davetiyesi dağıttığı bilgisi vardı. Ancak diğer aile fertlerinin kısmen haberi olduğu gibi bir şüphe oluşmuştu ki imam defalarca gözaltına alındı."
Serap Belet ise bunu üzerine "Yani haberi olduğu derken Narin'in öldüğü, öldürüldüğünden haberi olmaktan mı bahsediyorsun?" sorusunu sordu.
Veysi İpek ise şu bilgileri verdi:
"En azından kaçırıldığı veya saklanıldığı yönünde bir bilgi sahibi bu noktada olanların olduğunu tahmin ediyoruz. Çünkü anne kaçırıldığını söyleyerek davacı olmayacağız, bırakılması yönünde bir talebi vardı, defalarca da bunu söyledi. Başka da bir şey söylemiyordu. Kesin, emin, kaçırıldığını veya başına bir şey getirildiğinden emindi.
Köyün hemen girişinde, evin yakınlarında güvenlik kamerası zaten Tavşantepe ilkokulu'nda var. Ayrıca terlikle gitmişti, terliği kaybolmamış, veya kafasında Kur'an dersi aldığı için bu noktada yazması var, yazması bulunmadı. Yine alfabesi, Arap alfabesi bulunmadı. Yani tanıdığı biri olduğu emin bir durumdu bu. Köylüler de bunu söylüyor, akrabaları da bunu söylüyordu. Akrabaları derken amcaları da söylüyor bunu... 'Kimse bizim köyden bir şey kaçıramaz' gibi ifadeler kullanıyorlardı. Bir ihtimal acaba trafik kazası olup alıp götürdüler mi, yola mı indi çocuk diye düşünmeye başladık bakkala indiğinde ama bakkala inse bile etraf komple evlerle, bu noktada görgü tanıklarıyla görülebilir. Ki yokuş yukarı çıktığı için de bir kaza şüphesi de açıkçası doğurmuyordu. Patika yoldan 15.15'de eve çıkmıştı. Bir daha kendisinden haber alınamamıştı. Anne 'Ben oğlum Enes'le birlikte uyuduk, biraz konuştuk, akşam işten gelmişti' dedi, 'Sonra uyandığımda eltim gelmişti, biz çamaşırları oraya götürmüştü, çamaşır makinesinde yıkanması için, o getirip başımda katladığını gördüm' demişti ki anne ve elti de şu anda gözaltında, onu da söylemekte fayda var. Bu noktada, 'Oğlumun sesini duydum, hindim kaçırılmıştı bir köpek tarafından yenilmişti, işte oğlum o köpeği arıyordu evin hemen arka tarafında ahırda'... O noktada aslında patika yoldan cami dediğimiz, inşaat dediğimiz cami depremde yıkıldığı için inşaatı, patika yol tamamen görülüyor, oradan da bir patika yol var ve Narin'inin abinin gözetimi altında okulun oradaki patikaya kadar görülebilen bir noktada olduğunu da söyleyelim. Şüpheler gittikçe artmaya başlamıştı. Abinin kolunda iki ısırık çıktı, bu da ayrı bir durum. Bir de sırtında çizikler vardı. Şüpheler biraz ona yöneldi. Ancak amcanın hem köy muhtarı olması, hem de bilgi sahibi olması şüphesiyle Cumhuriyet Savcısı bu noktada tutuklamaya sevk etti ve kuvvetli suç şüphesiyle. İfadelerinde bazı saatleri hatırlamadığını söylemişti, bu da tabii önemli.
"BU CUMA GÜNÜ FARKLI BİR DURUM SEZDİM"
İmamla ilgili ise 2 cuma hutbesinde aslında.... İmam da birkaç defa gözaltına alındı ki daha doğrusu ifadeye çağrıldı, jandarma karakolunda gün boyu ifade bekledi. Geçen hafta da hutbede aynı konuyu işlemişti ve konuda 'Kaçıranların bu dünyada da öbür dünyada da cezalandırılacağını' aktarmıştı. Allah'ın vaadinin yerine geleceğini söylemişti. Bu dünyada da mutlaka cezalandırılması için cemaatle birlikte dua etmişti. Ancak bu cuma günü farklı bir durum sezdim. İlk defa bu cuma günü 'Haberi olan, gören ve susanların da mutlaka cezalandırılması' yönünde bir dua, beddua etti. Seslerin 'amin'den daha cılız bir 'amin'e dönüştüğünü söyleyebilirim. O yüzden dikkatimi de çekti açıkçası. Neden herkes amin demedi?"
YORUMLAR