Yıl: 1994
Kanal 6 televizyonu ‘Baskın’ programında muhabirim.
Halkın ve yöneticilerin duyarsız kaldığı konuları işliyoruz…
O hafta, İstanbul’un trafik problemini konu alan bir bölüm hazırlamak istiyoruz.
En kalabalık bir caddenin, bir şeridini kapatıp yol çalışması yapacağız.
Bakalım tepkiler ne olacak.
Fikir güzel…
Haber müdürümüz Bengüç Özerdem topu attı bana...
“Belediye işçisi kılığına gir, yolda kazı yap…!”
*
Ehhh, bakanlık yapmış Engin Büyükavcı, özel kalem müdürü olmuş Tayyar Işıksaçan, bu işi yapacak değil ya.
Malatya'nın kendine has o güzel şivesini konuşuyorum. Boy derseniz, ortanın üstü.
Tipim zaten yamuk, bir şeye benzemiyor.
Role en uyan benim…
*
Marangoza, her iki tarafında ayakları olan uzunca bir tahta yaptırdık.
Kanal 6’ın logo renklerine boyadık.
Tam ortasına kocaman harflerle; “KANAL ALTI ÇALIŞMASI” yazdırdık.
Tahtamızın en alt köşesine de küçük harflerle, Kanal 6’ın bulunduğu semtin adını yerleştirdik.
“Seyrantepe Belediye Şubesi”…
*
Getirilen belediye işçisi tulumunu giydim.
Kazma, kürek eksikti. Onlarda geldi.
Başıma da giydim uzun siperli, kirli bir şapka.
Oldum harbiden amele…
*
Malzemeyi yükledik bir araca.
Bebek ve Rumeli Hisarı arasındaki Boğaz yoluna gittik.
Gidiş geliş yönlü, iki şeritli, trafiğin daima yoğun olduğu bir yoldur burası.
Uzaktan çekim yapacak iki kameramanımız yerlerini aldılar.
Üstüme gizlenen telsiz mikrofonun ses kontrolü yapıldı.
Her şey tamam…
*
Emirgan, Tarabya ve Sarıyer yönüne giden yol şeridinin ortasında, yağmur sularının toplandığı bir kanalizasyon mazgalı var. Hemen yanına, araç yönünü boydan boya kapatacak şekilde koydum tahtamı.
Rumeli Hisarı’na gidiş yönü trafiğe kapandı.
“KANAL ALTI ÇALIŞMASI” başladı…
Ulaştırma görevlisi arkadaş, yardımcım rolünü üstlenmiş.
Güçlü kuvvetli biri. Kazmanın ince tarafı ile rögarın kapağını kaldırdı, dikti ortaya.
Başladım çalışıyor gibi yapmaya…
Mazgalın etrafını kazıyıp toprağı bir kenara alıyorum.
Bir kazmayı alıyorum elime, bir köreği.
Toprağı bir oradan alıp, bir oraya koyuyorum…
*
Kapattığım şeritteki trafik yoğunluğu Bebek, Ortaköy yönünde uzayıp gidiyor…
Tahtamın hemen gerisinde durmuş araç sürücüsünden biri, fırsatını bulduğu anda diğer şeride geçip basıyor gaza. Arkasından gelenlerde hayda peşine.
Bu sefer diğer şerit kapanıyor. O yöndeki araç kuyruğu Rumeli Hisarı’nı geçip Balta Limanı’na doğru uzanıyor. Ara sıra polis araçları, zabıta araçları da geçiyor.
Bir Sarıyer yönüne, bir Beşiktaş yönüne trafik yoğunluğu uzanıp gidiyor…
*
Bazen dinlenmem lazım tabi…
Yanımda getirdiğim portatif sandalyem var. Rögarın yanı başına, yayaların geçtiği yola koyuyorum. Üstüne oturarak, bacak bacak üstüne atıp sigaramı tüttürerek, denizi seyrediyorum…
Bir olta olsa, balıkta tutacağım ama olta yok.
Getirmeyi unutmuşum.
Şu durumlarda oluyor mesela…
Köpeğini gezdiren bir hanım geliyor.
Artık kendisini mi, köpeğini mi gezdiriyor belli değil.
- Merhaba, diyerek durduruyorum.Tasmasından tutarak seviyorum köpeğini...
Aramızda şöyle bir diyalog geçiyor.
- Ne güzel, ne şirin şey bu? Cinsi ne hanımefendi bunun?
- Rus finosu…
- Benim de var köpeğim.
- Sahi mi? Ayyy ne güzel. Cinsi ne?
- Vallahi bilmiyorum… Sokak köpeği galiba. Kocaman. Evimin önünden hiç ayrılmıyor…
Suratı düşüyor gibi oluyor hanımefendinin ama sonra toparlanıyor.
- Olsun. Hayvan sevdiğiniz belli. Tebrik ederim, deyip Rus finosunu alıp gidiyor…
*
Kol kola girerek gelen, gençten bir çift var.
Geçiyorum önlerine.
Dönüyorum gence.
- Oh, kızı koluna takıp gezmek güzel. Bak abin yoruldu, biraz yardım etsene...
Küreği uzatıyorum eline.
Şaşkınlıkla bakıyor yüzüme ikisi de.
Kız halime acımış olmalı;
“Haydi hayatım biraz yardım et” diyor sessizce.
Delikanlı ise yardım etmesin. Buyruk sevgiliden gelmiş.
Götürüyorum genci mazgalın başına. Kenara aldığım toprağı kürekle koyuyor kazdığım yere...
Aynı numarayı başka bir çifte yapıyorum.
Hiç centilmen biri değil genç erkek.
- Haydi, lan diyor...
Bunlara benzer birkaç diyalog daha yaşanıyor, yoldan geçenlerle benim aramda…
*
Velhasıl, bu gayretli çalışmam üç saat kadar sürüyor.
Allah’ın bir kulu çıkıp;
“Ulan ne yapıyorsun burada?” demiyor…
Baktım gelen giden olmayacak. Rögar kapağını tekrar yerine koyup, etrafını düzeltiyorum.
“KANAL ALTI ÇALIŞMASI” yazılı tahtamı, kazma ve küreğimi araca alıp son veriyorum, insanlara çektirdiğim trafik işkencesine…
*
Merkeze dönünce çekilen görüntüleri monitörden izliyoruz. Fosfor ışıklı amele kıyafeti çok yakışmış bana.
Doğulu şivemle girdiğim diyaloglar dinleniyor.
Başta yapımcımız Kenan Erçetingöz, program sunucularımız Şeyda Açıkkol ve Semiha Öztürk, Benguc Ozerdem, Burhan Akdağ, Engin Büyükavcı, Hakan Solaker, Tayyar Işıksaçan, Derya İzbul, Derya Yolyapan ile montajcı kızımız… Kim varsa o anda orada, gülmekten yatıyor yerlere…
*
‘Baskın’ o haftanın da reyting rekorunu kırarak birinci oldu…
YORUMLAR