İstiklal marşı ne zaman kabul edildi? Hangi savaştan sonra kabul edildi? Bestesi ne zaman yapıldı? İşte Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı hikayesi!

İstiklal marşı ne zaman kabul edildi? sorusunun yanıtı İstiklal Marşı'nın kabul edilmesinin 101. yıldönümünde vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı 10 kıtandan oluşan şiire ilişkin İstiklal marşı ne zaman kabul edildi? Hangi savaştan sonra kabul edildi? Bestesi ne zaman yapıldı? sorularının yanıtını öğrenmek isteyen vatandaşlar araştırma yapıyor. İşte Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı hikayesi ve ayrıntılar...

İstiklal marşı ne zaman kabul edildi? Hangi savaştan sonra kabul edildi? Bestesi ne zaman yapıldı? İşte Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı hikayesi!
12 Mart 2022 - 17:36

İstiklal Marşı, Anadolu'da Millî Mücadele'nin sürdüğü esnada Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış ve bundan 101. yıl önce kabul edilmiştir. Peki İstiklal marşı ne zaman kabul edildi? Hangi savaştan sonra kabul edildi? Bestesi ne zaman yapıldı? Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı hikayesi ve detaylar haberimizde.

 

İSTİKLAL MARŞI NE ZAMAN KABUL EDİLDİ?

İstiklal Marşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde büyük alkışlar ve coşku eşliğinde 12 Mart 1921 yılında milli marş olarak kabul edilmiştir.

 

İSTİKLAL MARŞI HANGİ SAVAŞTAN SONRA KABUL EDİLDİ?

İstiklal Marşı I. İnönü Savaşı'nın kazanılmasından sonra kabul edilmiştir. 6 ocak 1921 tarihinde yapılan muharebe sonucunda 12 Mart 1921'de İstiklal Marşı kabul edilmiştir.

 

İSTİKLAL MARŞI'NIN BESTESİ NE ZAMAN YAPILDI?

Mehmet Akif Ersoy, kazandığı 500 liralık ödülü, yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai'ye bağışladı. İstiklal Marşı'nın Türk milletinin eseri olduğunu beyan eden şair, İstiklal Marşı'nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmedi.

Kurtuluş Savaşı nedeniyle, Mehmet Akif Ersoy'un şiirinin bestelenmesi iki yıl ertelendi. 12 Şubat 1923 günü İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne beste yarışması açma görevi verildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okundu. Edirne'de Ahmet Yekata Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey'in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okundu.

1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 yılında değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922 yılında hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yaptı.

Osman Zeki Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey ile yapılan bir röportajda kendisinin belirttiğine göre aslında İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmedi. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (Prozodi) eksikliğinin (örneğin 'Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak' mısrası ezgili okunduğunda 'şafaklarda' sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) esas nedeni de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklal Marşı olarak söyleniyor.

MEHMET AKİF ERSOY'UN İSTİKLAL MARŞI HİKAYESİ

İstiklal Marşı, Hamdullah Suphi Bey'in kararıyla önce cephede askerlerin arasında okunmaya başladı. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir askerlerin beğenisini toplayınca 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde İstiklal Marşı yayınlandı. Gazetelerde yayınlanmasının üstünden on iki gün geçtikten sonra Konya'da Öğüt gazetesinde de yayınlandı.

12 Mart 1921 tarihinde Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda ön elemeyi geçen 7 şiire yer verilip, tartışmaya açıldı. Mehmet Akif'in şiiri Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu ve milletvekilleri büyük bir heyecan duydu. Öyle ki diğer şiirlerin okunmasına gerek bile duyulmadı. Bu olayın sonunda Mehmet Akif'in şiiri yoğun alkışlar ve heyecanla kabul edildi.

 

İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ MESAJLARI

Mehmet Akif Ersoy, yürekIeri çeIikIeştiren İstikIaI Marşı'nı yazmak suretiyIe, İstikIaI Harbi'nin manevi cephesinde dövüşen kahramanIardan biri oImuştur.

Türk’ün hürriyetine dokunulamaz.”(Atatürk) Bağımsızlığımız sembolü olan İstiklâl Marşımızın Kabulünün 101. Yılı kutlu olsun.

 

Ya İstiklal ya ölüm diyerek Kurtuluş Savaşı destanı yazan ve bu toprağı vatan yapan yiğitlerin kurduğu bu cennet ülkenin milli marşı olan İstiklal Marşımızın kabulünün 101. yıl dönümü kutlu olsun.

 

Akif'in en büyük meziyeti, her mısrasını inanarak yazmış oImasındadır. Onun içindir ki İstikIaI Marşı, hiçbir babayiğit tarafından benzeri yazıIamayan aIev gibi bir şiirdir. (PEYAMİ SAFA)

Ezelden beridir hür yaşamış ve her daim hür yaşayacak olan bu aziz milletin hür ve bağımsız olduğunun en büyük simgelerinden olan İstiklal Marşımızın kabulünün 101. Yıl dönümü kutlu olsun. Aziz şehitlerimizin ve marşımızın şairi olan Mehmet Akif Ersoy’un ruhları şad olsun.

 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN İSTİKLAL MARŞI İLE İLGİLİ SÖZLERİ

KurtuIuş Savaşı esnasında, Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstikIaI Marşı ile ilgili Büyük Önder Mustafa KemaI Atatürk şu ifadeleri kullanmıştır: "Bu marş bizim inkıIabımızı anIatır, inkıIabımızın ruhunu anIatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak Iazımdır."

 

MEHMET AKİF ERSOY KİMDİR?

Mehmet Akif Ersoy, 1873 tarihinde İstabul Fatih'in Sarıgüzel semtinde doğdu.

Mehmet Akif Ersoy'a babası Mehmet Tahir Efendi, ebced hesabıyla doğum tarihini belirten “Ragif” adını verdi (hicri 1290) ve vefatına kadar onu bu adla çağırdı. Ancak bu isim, yaygın olmadığı ve güç söylendiği için annesi ve yakın çevresi, daha bilinen bir ad olan “Akif”i kullandılar.

Babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, o dönemler Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Arnavutluk'un İpek kasabasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmiş, annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi'nin kızı olarak Samsun'da doğmuştu.

1878 yılında, 4 yaşındayken Fatih'de Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi'ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı. Rüştiye’yi yani ortaokulu bitirdikten sonra dönemin gözde okullarından Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi)’nin âli kısmında bir müddet okudu ancak babasını kaybedince Halkalı’daki Baytar Mekteb-i Âli (Veterinerlik Fakültesi)’ne parasız yatılı olarak girdi ve bu okulu birincilikle bitirdi.

1893 yılında “Ziraat Nezâreti Umur-u Baytâriye Şubesi”nde (Ziraat Bakanlığı Veterinerlik İşleri) göreve başladı. “Umur-u Baytâriye Müdür Muavini”(Veterinerlik İşleri Müdür Yardımcısı) olarak sürdürdüğü görevinden 1913 yılında istifa etti.

1898'de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi'nde ve Resimli Gazete'de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca'dan yaptığı çevirilen yayınlandı.

Baytarlığa başladığı ilk yıllarda bile, mesleğinden çok, şairliği ile tanınan Mehmet Akif, öğretmenlik hayatına 1906’da Halkalı Baytar Mektebi’ne “kitâbet-i resmîye” (resmî yazışma usulü) dersi hocalığı ile başladı. 1908’den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Dârülhilâfe Medresesi’nde “Osmanlı Edebiyatı” hocalığında bulundu.

Mehmet Akif, 1920’de Burdur milletvekili seçildi. 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına, “para ödülü almamak” koşuluyla katılmayı kabul etti ve orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü milli marş olarak kabul edildi. Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü’l-Mesâi Vakfına (İş Evi) bağışladı.

1923 yılında Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitti. 1929 - 1936 yılları arasında Kahire’deki “Câmiü’l-Mısriyye” Üniversitesi’nde, Türkçe öğretmenliği yaptı. 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmeye karar verdi. 27 Aralık 1936 tarihinde hayatını kaybetti ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum