Salih ALUŞ

Salih ALUŞ

'SARI TİLKİ'NİN SEYİR DEFTERİ
[email protected]

ÇAKICI NASIL YAKALANDI? HABER BENDEN İMZA YAYIN YÖNETMENİ VE YAZARLARDAN

08 Mart 2022 - 16:45 - Güncelleme: 08 Mart 2022 - 17:10


HABER TİLKİ’DEN
İMZA MUTLU’DAN

Tarih1998 Şubat ayı....
Yİne bir akşam saatleri, işten yorgun argın dönmüşüm, bizim semtimiz Eyüp'te, meyhanede, rakımı
içip günün yorgunluğunu atıyorum.

Saatler ilerliyor, arkadaşlarla hoş sohbet güzel, her telden konuşuyoruz.
Akşam saat 23:00 sıraları bana bir telefon geliyor,
Alo buyurun diyorum ,numara tanımadığım bir telefon numarası ve yur dışı numarası.
Karşıma çıkan kişi kendini bana tanıtıyor ve ''Ben buyum,anlatacaklarımı çok iyi dinle ağbi diyor''

Ben heyecan içinde ''Anlat dostum seni dinliyorum'' diyorum.
Heyacanlı ve şaşkın şaşkın.
‘’Salih ağbi anlatacaklarım, çok önemli beni iyi dinle’’ diyor ve başlatıyor kısa ve öz olarak anlatmaya.
‘’Ağbi Alaattin Çakıcı, Fransa’dan İspanya’ya giriş yaparken yakalandı, ve polisler gözaltına aldılar.Sonra birileri araya girdi, serbest bıraktılar bilgin olsun’’ dedikten sonra telefonu kapatıyor.

Ben kendi kendime ''Salih yine bombayı patlattın, manşet senin'' diyorum kendi kendi,kendime.
Ben , istihbaharatı veren arkadaşıma teşekkür ediyor ve telefonu kapatır kapatmaz, hemen sarılıyorum
telefonuma haber müdürümüz Tayfun Hopalı’yı cepten arıyorum.

Aloooo telefon çalıyor, Hopalı cevap veriyor ‘’Buyur Salih önemli bir konu mu var ,bu saatte aradığına göre’’ diyor.
Ben de ‘’Bak Tayfun, bana yakın bir arkadaşımdan istihbaharat geldi. Alaattin Çakıcı Fransa’dan İspanya’ya giriş yaparken trafik kontrolünde polisler tarafından yakalanmış ve daha sonra,telefon trafiğinden sonra birleri araya girmiş ve serbest bırakılmış haberin olsun,manşeti değiştirin haberi kullanın!! diyorum.

Tayfun ‘’Tamam Salih, değerlendireceğim’’ diyerek telefonu kapatıyor.
Ben rahat dururmuyum hiç, gecenin geç saatinde arıyorum Emniyet Müdürünü, yardımcılarını o dönemdeki, cinayet masası şeflerini, hiçbirinin haberi yok, ‘’Bize böyle bir istihbarat gelmedi, bilmiyoruz’’ diyorlar.

O dönemlerde Alaattin Çakıcı kırmızı bültenle tüm dünya ülkelerinde aranıyor tabi.
Ertesi günü Gayrettepedeki Emniyet Müdürlüğünde basın odasına gidiyorum erken saatlerde o dönemlerde her gazete basın odasına toplu halde bırakılırdı (Hey gidi günler hey,şimdi nerde o günler).İ

İlk işim çalışmış olduğum Sabah Gazetesini, hemen alıyorum elime ve haberin nasıl kullanıldığını göreceğim ya, herkese haber atlattım ya!! deyip havamı basacağım.
Aaaaaaaa, konuyla ilgili gazetede tek satır haber yok.

Kendi kendime özel haber olduğu için, ertesi günü haberi büyük kullanacaklar, diyorum.
Ertesi sabah erkenden yine 1974 model Woswos’umla son gaz, doğru Gayrettepe’te Emniyet Müdürlüğü’ne gidiyorum.

İlk işim hemen bizim Sabah Gazetesi ne bakmak.Özel haberimi görmek istiyorum. Arkadaşlara ‘’Nasıl haber atlattım deyip’’, makara yapacağım ya.
Sabah Gazetesini elime alıyorum, bir de ne göreyim,manşet haber ‘’ÇAKICI MUAMMASI"
Alt manşetlerde Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu, yazarları Fatih Çekirge ve Hasan Cemal'le Başbakan Mesut Yılmaz ile birlikte kahvaltı da Çakıcı olayını konuştukları yazıyordu.
Veridğim istihbarat bilgimin haberini  Zafer Mutlu, Fatih Çekirge ve Hasan Cemal paylaşmıştı. Sanki kendileri bulmuş gibiydi.
.....Ve haber şöyle, devam ediyordu;  Genel Yayın Müdürümüz Zafer Mutlu Başbakan Mesut Yılmaz’a Çakıcı’nın yakalandığını ve serbest bırakıldığını Sabah kahvaltısında anlattı.
Ankara da Genel yayın Müdürümüz Zafer Mutlu ile sabah kahvaltısında buluşan Başbakan Mesut Yılmaz ,haberi duyunca, şaşkına döndü.
Hemen İçişleri Bakanı’nı arayarak konunun araştırılmasını istedi.Konu araştırıldı ve doğru olduğu öğrenildi.
Haber bu şekilde akıp gidiyordu.
Ben şaşkın şaşkın sarılıyorum telefona, hemen Tayfun’ u arıyorum ve ‘’Bu ne iş müdür, benim sana yazdırdığım haber’in altında Zafer Mutlu’nun imzası var’’ diyorum.
Tayfun Hopalı gayet pişkin,pişkin sırıtıyor ve bana cevap veriyor.
‘’Senin haberi Zafer ağbiye söyledim, o da inanmadı böyle bi habere, Başbakanla görüştü, sonunda haber doğrulandı. Zafer ağbi de imzasını atmış. Ben ne yapayım’’ dedi ve telefonu kapattı.
Benimle, fazla konuşmaya yüzü yoktu ki.
Haberi,yalakalık yapmak için, Zafer Mutlu ‘ya satmış.
Ben gene kızgınım tabi,günlerce Hopalı'nın telefolarına çıkmıyorum.
Sinirim geçiyor, ve normal yaşantı ve haberciliğe devam ediyorum.
Ne yapayım, koskoca SABAH GAZETESİ, Genel Yayın Müdürü Zafer Mutlu’nu ‘nun imzaya ihtiyacı varmış ,(Ortak çalışıyorlarya merkezde) sineye çekiyorum,kahrederek.
Müdürler yerlerini garantilesinler, maaşlarını ikiye katlasınlar diye!!!
Şimdi bu iki şahıs nerede?neden piyasada yoklar?
Hopalı ,Amerikada eşi ve çocuğuyla lüks hayat sürüyor,Etilerdeki villası hariç (Etibank ın içinin boşaltılma döneminde indirdikleri parayla aldıkları villa) cabası.

Diğeri ise günümüzde gayet ‘’MUTLU’’ yaşıyor, ben ise hiçbir mal varlığı olmayan,ama sağlıklı ve mutlu, alnım dik emekli hayatımı yaşıyorum, aramızdaki fark bu işte.
Ben yatağa başımı koyduğum zaman, gayet huzurlu ve rahat uyuyorum,ya siz Hopalı ve Mutlu, siz yastığa başınızı koyduğunuz da rahat uyuyormusunuz?.
AHIMMMMMM, VARRRRRR, AHIMMMMMM.
Bu anım da kısaca bu.
Ben ne günler gördüm, yaşadım bu basın camiasında,kimlerin, kimleri sattığına
çooook şahit oldum. Satanların hiçbirşey yokmuş gibi ilerleyen günlarde yine aynı masada keyif yaptıklarını samimi gibi görünüp,birbirlerinin kuyusunu kazdıklarına çok şahit oldum be dostlarım.
Bu anım da günümüzde yetişen haberci kardeşlerime örnek olsun.
Sarı Tilki'den sülemesi beya! gerisi sizlerin taktirine kalmış,mutlu günler dilerim.


İŞTE O HABER