Salih ALUŞ

Salih ALUŞ

'SARI TİLKİ'NİN SEYİR DEFTERİ
[email protected]

HABERCİLİKTE, TİLKİ GİBİ KURNAZ OLACAKSIN! "SİZİ SIRT SIRTA ASACAĞIM''

01 Nisan 2022 - 00:06 - Güncelleme: 01 Nisan 2022 - 12:40




Karagümrük Çetesi olarak bilinen Nuri ve Vedat Ergin kardeşler, firariydiler.
Polis her yerde Ergin kardeşleri arıyordu.
Ama  bir türlü yakalayamıyorlardı.

Ergin kardeşler röportaj yapmak istiyorlardı, ancak güvenilir bir muhabire ihtiyaçları vardı.
Bir arkadaşım vasıtasıyla bana ulaştılar,
Karagümrük’te bir evde buluştuk ve ben röportajımı yaptım.
Haber Sabah Gazetesi’nde üçüncü sayfaya manşet olmuştu.

HERKESE FIRÇA

Sabahleyin erkenden Gayrettepe’ye Emniyet Müdürlüğüne gidiyorum
ve gazetelerimi bolca tüm
kısımlara dağıtıyorum büyük bir zevkle.
Göreve gelen Emniyet Müdürü ve Şube müdürleri , kısım amirleri haberi
okuyunca çılgına dönmüşler.

Emniyetteki tüm birimler tayakkuza geçmiş.
Emniyet müdürü şube müdürlerine, şube müdürü kısım amirlerine
‘’Siz nasıl bu adamları bulamıyorsunuz. Bakın Salih bulmuş röportaj yapmış,
siz nasıl görev yapıyorsunuz’’ diye basmışlar
fırçayı birbirlerine sinsile olarak.

Ben ise keyiften dört köşeyim.
Yine patlatmışım özel haberimi, hava basıyorum diğer gazeteci arkadaşlara.

O zaman Cinayetten sorumlu Asayiş Şube Müdür yardımcısı,meşhur Mehmet Karaduman, beni yanına çağırttı..
Zıplaya zıplaya yanına gittim. Karaduman müdür kızgın halde
‘’Salih biz her yerde bu Ergin kardeşleri arıyoruz bulamıyoruz, sen nasıl nerde buldun bunları. Bak yakalarsam, sizi g..t..., g..te
asacağım’’ diye bana hem kızıyor hem de espri yapıyor.

Ben tiyo verirmiyim hiç!.
‘’Beni aldılar arabayla saatlece gittik. Ayvalığa gelmişiz.
Burada bir villada röportaj yaptım ve ayrıldım’’
diyerek yalan söyleyip savuşturuyorum  Karaduman müdürü.
Aradan bir, bir buçuk ay kadar geçmişti ki, ben her zaman olduğu gibi sarı
Woswos tospağamla
Gayrettepe’ye Asayiş Şubeye göreve gittim.
Arabamı üst tarafta bulunan emniyetin otoparkına çekip, arabamdan çantamı alarak
aşağı indim.

Yukarıdan gür bir ses çınlıyor kulaklarımda, ses tanıdıktı. 
Karaduman müdürün sesi ‘’Salih hazırlıklı ol,
sizi sırt sırta asacağım şimdi’’ diye bağırarak bana espri yapıyor ve kapatıyor makam odasının camını.


İKİNCİ ATLATMACA

Tilki’nin kulaklar dikilmez mi birden!’
Haber sabah sabah ayağıma geldi diyorum’, Salih kendi kendime.
Bunlar mutlaka Nuriş’I yakaladı diyorum,mırıldanarak kendi kendime.
Nuriş’in yakalandığını gizli tutuyorlar, basına sızdırmıyorlar bir türlü, emir büyük yerden gelmiş.
Basına bilgi yok.

Ben hemen tilki edasıyla konuyu araştırıyorum.
Nuriş’lerin yakınlarıyla görüşüyorum ve nerde ne zaman kaç kişi yakalandığının
tüm bilgilerini kaynağından öğreniyorum. (Onlar bilgi vermeye dursunlar)

Karaduman müdür haberi gizli tutmaya devam etsin bakem.
Hatta operasyon hakkında hiçbir polisin
gazetecilerle görüştürülmemesi için kesin emirler verilmiş.
Bilgi veren tespit edlirse de açığa alınacağı
baskısı yapılıyormuş.
Emir Karaduman müdürden yapacakları bir şey yok.

Ben hemen aldığım bilgileri ‘’Nuriş Yakalandı’’ şeklinde haber yapıyorum.
Ertesi günü Sabah Gazetesinde haber yine birinci sayfadan giriyor.
Ben her zamanki gibi, sabah erkenden Gayrettepe’nin yolunu tutuyorum.
Gene gazetelerimi kısımlara dağıtıp bekliyorum basın odasında .

Odaya gelen diğer arkadaşlar benim haberi okuyunca hepsi mort.
İlerleyen saatlerde şefleri telefonla arıyor ve haberi atladıkları için basıyorlar fırçayı.
Mehmet Karaduman müdür sabah görevine gelince bizin gazetede Nuriş’in yakalandı haberini görünce çılgına dönüyor,odasında fır dönüyor adeta!

Tüm personeli toplayıp başlıyor bağırmaya ‘’Bu haberi Salih’ e kim sızdırdıysa çıksın ortaya’’ diye.
Tahkikatta görevli polis memurlarından Muhittin (Kulakları çınlasın)‘’Müdürüm geçen gün sabah sen Salih’e camdan ‘’Hazır ol Salih sizi şimdi kçnzdan asacağım diye bağırmıyormuydun?. Tilki o kadar aptal mı? tioyu senden aldı.Detayını da öğrenmiştir o. Bizim hiçbirimizin bir kabahati yok.’’ deyince

Karaduman müdür suskun puskun odasına çekiliyor.
Ben yanına gidiyorum Karaduman müdürün, bana ‘’Tilki yine yaptın yapacağını, yine bizi bile atlattın, tam tilkitmişsin’’ diyerek takılıyor bana ve ben işime bakıyorum meslek sevdasıyla.

İlerleyen günlerde gazeteden şefler beni arıyor ‘Salih Nuriş haberinden dolayı, DGM hakkında dava
açılmış haberin olsun ‘’ diyorlar.
Bu davadan DGM ‘de yargılanıyorum.  Çalıştığım gazetem SABAH iki adet avukat görevlendirmiş beni savunmaları için sağ olsunlar.

Dava görülürken ben avukatlara bile savunma hakkı bırakmadan kendi kendimi,onlardan iyi
savunuyorum ve mahkeme hakkımda açılan davaya takipsizlik kararı veriyor.
İşte bu, sen kendi hakkını her zaman kendin savunacaksın,avukat senin hakkını ne kadar savunabilir?

İşte habercilik sevdası,habercinin başına her zaman her şey gelebilir,yeter ki sen doğru ol. Doğru haberyap.
Başın hiçbir zaman ağrımaz.
Menfaat çıkarlı yapılan haberlerin enin de sonunda kokusu çıkar ve
yüzün kızarır bilesiniz genç haberci arkadaşlar.
Ben şimdi, başımı yastığa koyduğum zaman rahat uyuyorum,
Yaptığım haberlerden dolayı için de ne
bir kuşku ne bir pişmanlık var.
Çünkü rahatım.
Bu güne kadar menfaat ve çıkar için tek bir haber yapmadım. Yapmam da
Haaaa ne kazandın diyeceksiniz.?
Habercilik mesleğimi emekli olana kadar alnımın teriyle yapıp emekli olmak bu meslekte benim tek GURURUM.
Bu da bana yeter dostlar, haberci kardeşlerim.
Ben her zaman yalama,yalaka haber peşinde koşmadım.
Neyi, doğruyu görüyorsam onu, yanlış
görüyorsamda  yanlışı yazmayı eyledim habercilikte böyle olmalı,.
Yoksa haberci olamazsınız.
İtibarınızda olmaz.
Günümüzde bu mesleği ayaklar altına düşürenler utansın.
Gün ola harman ola diyorum.
Kısa zamanda,haberciliğin eskisi gibi,hür,bağımsız, objektif yapılması
dileklerimle, kalın sağlıcakla.








YORUMLAR

  • 0 Yorum